29 Mayıs 2012 Salı

Sana.

Her şey sana.


Aşk sana. Sevgi sana. Mutluluk sana. Akıl sana. Fikir sana. Düşünceler sana. Duygular sana. Kelebekler sana. Heyecan sana. Huzur sana. Delilikler sana. Gereksizlikler sana. Gözyaşı sana. Yağmur sana. Rüzgar sana. Beyaz sana. Kırmızı sana. Mavi sana. Işık sana. Hüzün sana. Sevinç sana. Bahar sana. Yaz sana. Kış sana. Sessizlik sana. Dokunuşlar sana. Hissedişler sana. İlkler sana. Sonlar sana. Yalan sana. Gerçek sana. Bağlılık sana. Arzu sana. Tutku sana. Varlık sana. Yokluk sana. Varsa sana. Yoksa sana. Kalp sana. Nefes sana. Ses sana. Renk sana. Sıcak sana. Soğuk sana. Beden sana. Ruh sana. Şarkı sana. Söz sana. Satırlar sana. Boşluklar sana. Eller sana. Gözler sana. En'ler sana. Tek'ler sana. Bir'ler sana. Yalnızlık sana. Yalnızca sana. Şarkılar sana. Şiirler sana. Uyumak sana. Uyanmak sana. Çığlıklar sana. Yalvarışlar sana. Ağlayışlar sana. Gülmek sana. Kahkahalar sana. Bağırışlar sana. Çağırışlar sana. Gidişler sana. Gelişler sana. Korku sana. Güven sana. İnanç sana. Umut sana. Keyif sana. Çılgınlıklar sana. Sarhoşluklar sana. Önce sana. Sonra sana. Sadece sana. Hep sana.

Sen? 
Sen bana. Sadece bana.

12 Mayıs 2012 Cumartesi

uyku.

Bazı insanlar uyurken şeytanlıklarını çıkarırlar.


Geceliklerini giymek gibi birşeydir bu, kısadır zamanları, ama yine de onları izleyenlerden habersiz, az bi süreliğine melek olurlar, nadirdir o anları yakalamak, sabır ister, ve en başta sağlamlık ister, nefrete dönüşen her detay o anda yok olup gider, siz eski hayallerinizi hatırlarsınız, o sadece uyur, habersiz, sessiz, öyledir hep, insanlar uyumadan önce duygularını çıkarıp bi köşeye bırakırlar, batar çünkü, ağırdır, rahatsız eder, tel değil, demir değil, ama batar, sivridir, kanatır, hayalleri çok, aşkı bol olan her insanın duygularının sivri olması da bundandır, tırnak gibidir, uzar, uzaktan çok güzeldir, ama yakından iç acıtır, sonra bi gün sıkılır, kırılır, körelmiş bi bıçak, bi törpü gelip kanırta kanırta yontar üzerinden, amaç eskisinden daha iyi olmasıdır, olmaz, hiç olmaz, 
her kalp bir kez de olsa tozlarına ayrılmaya, pürüzlenmeye mecburdur, kalbi besleyen üzerinde biriktirdikleri değil, içinde sakladıklarıdır.

6 Mayıs 2012 Pazar

şartlı refleks.

Bazı insanların hayattan beklentileri farklıdır.


Aşk mesela, beklerler, hep beklerler, alışkanlıktır artık, kabullenilmiş bir yargıdır, şartlı bir reflekstir adeta, limon gördüğünde ağzının sulanması gibi, hayatının içine limon sıkan insanı görüyorsun ve ağzın sulanıyor, yüzün de buruşuyor belki ama, tadını biliyorsun bir kere.


Var ya da yok meselesi tamamen, varsa var, bi burukluk var, yoksa da yok, tadı tuzu yok işte, ama o kadar alışmış, şartlanmışsın ki sen buna, görmesen de istiyorsun, var ya da yok, istiyorsun, alakalı alakasız her durumda istiyorsun, sonunu görüyorsun, biliyorsun, her dakikana lanet ediyorsun, yine de istiyorsun, ama yok işte, dediğin gibi olmuyor, tadı kaçıyor o zaman,  
aşk değil o, olmuyor öyle, olmaz, olmadı da zaten.

olmak ya da olmamak.



Önceden çok dediğin her şey sonradan bok oluyor.


Hayatın en bilinen klişelerindendir; ''bi şeyi çok istersen olmaz.'' Sen o kadar istersin ki, aklından hep ''bu son'' geçer, o sondur, ondan başka hiçbir şey istemeyeceksin, son işte, son, ve son oluyor zaten.


Çok istersin, çok beklersin, deli gibi, çılgınlar gibi, uçarsın, e sonra da çakılırsın tabi. Önce olmak istersin, sonrası gelir zaten, önce olursun, sonra pişman olursun, sonra yalan olursun, sonra kendin olursun, sonra kararlı olursun, sonra iyi olursun, ama hiçbir zaman eskisi gibi olamazsın. Her şey olur, her şeyin tam olur, bi tek o olmaz. ''Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu.'' Değil işte, sen olmak, oldurmak, olgunlaşmak, hiç olmadı oluruna bırakmak istiyorsun ama bunların hiçbiri olmuyor, zaman istiyorsun, 


zaman insanları değil, armutları olgunlaştırıyor sadece, bilmiyorsun.


Tamam, hayat bi sahne, hepimiz iyi kötü oynuyoruz ama sonunda kimse alkışlamıyor, dünyanın en iyi oyuncusu da olsan karşında başrolün yoksa perdeyi boşuna açar, boşuna kapatırsın. Ve en kötü doğaçlamalar bile en iyi senaryolardan daha iyidir hal böyleyken, sen ne hayaller kurarsan kur, neler yazarsan yaz, anı yaşayamadığın hiçbir an anı olarak kalmaz seninle.